Neden Substack'i tercih ettim?
Substack'in öne çıkan özellikleri, Medium'un eksileri ile üretkenlik, kişisel bilgi yönetimi ve yapay zeka odaklı Stratejya yayının yol haritası
📌 Bu makalede neler bulacaksın?
Substack mi Medium mu? Neden Medium değil de Substack’te yazmayı seçtim?
Kişisel blog açmak hala mantıklı mı? Kişisel blogumu kapatmadan neden yazma platformumu değiştiriyorum?
Medium’un gelir modeli nasıl işliyor, Substack’ten farkı nedir?
Substack’in öne çıkan özellikleri nelerdir?
Stratejya’da üretkenlik, kişisel bilgi yönetimi ve yapay zeka içerikleri nasıl konumlanacak?
🎙️ Podcast
🎉 İyi Kötü Blog Yazarlığında 20. Yıl
İlk kişisel blogumu 2005 yılında Blogspot platformunda açmıştım. 2006'da ise Wordpress destekli kişisel blogumu yayına aldım ve hala açık. Geçen yıl içinde de Medium platformu üzerinde bir süre yazmaya çalıştım. Ta ki Substack’in nasıl bir değişim yaşadığını keşfedene kadar.
Substack, Türkçe içerik olarak yeni yeni gelişen ve genişleyen bir platform. Hem yazarlar için hem de okuyucular için çok daha iyi bir deneyim sunuyor.
Platformlar değişse de bir şekilde yazmaya, paylaşmaya, gelecekteki "Ben"e notlar aktarmaya devam ediyorum.
🚫 Neden Artık Kişisel Blog Değil?
Kişisel blogumu tabi ki kapatmıyorum. Her zaman açık kalmaya devam edecek.
Ancak blog yazmaya devam etmek için artık kişisel blogları uygun görmüyorum. Blogların altın çağı sosyal medyanın yükselişiyle sona ermişti zaten.
Eğer kendi alan adında yazıyorsan, bunun teknik zorlukları da var. Sürekli güncellemelere uyum sağlamalısın. Geçmiş kullanımınla uyumlu mu değil mi? Güncelleme ve bakım hem zaman hem de maliyet gerektiriyor.
Ayrıca Medium ve Substack gibi platformlara göre daha az trafik aldığını da söyleyebilirim.
❤️ Kişisel blog benim için neden önemli?
Blog adresim kendi adımı taşıdığı için doğrudan beni ifade eden bir alan. Bir nevi kişisel marka diyebiliriz.
Tamamen özgür bir ifade alanı. Diğer platformlarda belli topluluk kurallarına uymak zorundasın.
Kişisel blogumda kayda değer bir arşivim var. Bu aynen duracak. Platformlara uymayan görüşlerimi kişisel blogumda yayınlamaya devam edeceğim.
❌ Neden Medium Değil?
Ara ara kişisel blogumda yayınladığım bazı yazıları Medium’da da yayınladım. 2024 yılında biraz daha fazla. Hatta yeni yazılarımı sadece Medium’da yayınlamaya başladım.
Yazı editörü basit ve çok kullanışlı. Birçok kişiye uygun bir yapı. Ancak Wordpress ve Substack yazı editörlerine göre seçenek az.
Medium sadece bir yazı platformu. Böyle başlamıştı ve yıllardır da böyle devam ediyor.
🔒 Medium’un Katı Yapay Zeka Politikası
Yapay zeka içerik üretimi konusunda her geçen hafta/ay yeni modellerle daha iyi seviyeye çıkıyor. Bir süre sonra ayırt edemeyeceğimiz seviyeye de gelecek.
Ancak gerçek el yazısı, insan ürünü içerikler her zaman daha değerli. Bu bir gerçek.
Medium da yapay zeka içeriğine karşı bir savaş açtı desem yanlış olmaz. Paywall ile yayınlanan içerikte yapay zeka üretimi tespit ederse hesapları engelleme yoluna başvuruyor. Geçici ya da kalıcı.
Ben hibrit bir yaklaşım benimsiyorum. İleride oluşturacağım içeriğin sebepsizce engellenmesini de istemiyorum.
Artık yapay zeka her yerde, her şeyin içinde.
💰 Medium Gelir Modeli
Medium'un gelir modeli kaybetmeye mahkum. Neden?
Paywall ardındaki içerikleri okuyabilmek için abonelik ücreti ödemen gerekiyor. Gelir getiren bir içerik yazabilmek için de abonelik ücreti ödemen gerekiyor. Bunlar cepte. Peki sorun nerede?
Yazarların kazandığı gelirin kaynağı bu abonelik ücretlerinden geliyor.
Yazarların bir yazı başına kazandığı sabit mi? Değil. Çok değişken. Getiri parametrelerinden bazıları: Okuyucu sayısı, alıntılanma sıklığı, yorumlar, alkışlar vb.
Medium’da yıllardır belli başlı ülke yazarları gelir elde edebiliyordu. Ancak okuma aboneliği herkese açıktı. Yani okur sayısı belli bir doygunluğa erişmişti zaten.
2024 yılında başlayan genişleme ile birçok ülkeden yeni yazarlar çok daha kolay ücretli içerik yayınlayabilme şansına erişti. Ancak ücretli okuyucu kitlesini bu şekilde aynı hızda arttırmak mümkün değil.
Dolayısıyla havuzda toplanan para daha çok kişiye/yazıya bölüştürülmeye başlandı. Gelirlerde dramatik bir düşüş yaşandı. Düşmeye de devam edecek büyük ihtimalle.
Kayda değer bir gelir elde etmek için bir yazının yüzlerce hatta binlerce okunma sayısına ulaşması gerekiyor. Bir gün yazdıklarından gelir elde etme potansiyelin var ise bunun için doğru yer artık Medium değil.
🌟 Medium benim için neden önemli?
Tüm olumsuzluklara rağmen Medium’da hala çok fazla kaliteli içerik üreticisi var. Bu açıdan okuyucu olarak benim için hala kaliteli bir ortam.
Ancak yazarların bir kısmı Substack ile paralel yazmaya başladı. Hatta tamamen ayrılanları da görüyorum.
Bir sene daha okuyucu aboneliğimi devam ettireceğim. Ancak 2026’dan emin değilim.
📨 Peki Neden Substack?
Kişisel blog görünebilirliği artık çok az. Medium ise yapay zeka ile hibrit içerik üretimi için çok kısıtlayıcı davranıyor.
Substack, kişisel blogda kullandığım Wordpress içerik editörüne çok yakın. Yapay zeka için bir kısıtlama da yok ki olması gereken bu. Kişi beğenirse okur, beğenmezse okumaz. Ayrıca Substack popülaritesi Medium’a oranla giderek artıyor.
Substack ortamını seçmemde irili ufaklı birçok etken var. Gruplandırarak açıklayacağım.
Substack daha önceleri genel olarak bir bülten yayınlayıcı platform idi. Şimdi ise tüm içerik çeşitlerini yayınlayabildiğin bir sosyal medya aracına dönüşmüş durumda. E-posta ile takip etmek zorunda da değilsin. Web anasayfası ve mobil uygulaması çok başarılı.
✍️ Yazar Deneyimi ve İçerik Üretimi
✏️ Substack Yazı Editörü: Temiz ve İşlevsel Yazım Deneyimi
6 kademe başlık ekleyebildiğin bir yazı editörü. Derinlik gayet yeterli. Standart simgeler yerli yerinde.
Ayrıca çeşitli buton eklemesi de yapılabiliyor. Abone ol, paylaş, yorum yap vb.
Ekstra menüsünün içinden anket bile ekleyebilirsin:
Ayrıca yazının taslak geçmişine erişim daha kolay. Dakika dakika tüm geçmişe erişebilirsin.
🖼️ Yazı Sonrası ve İçinde Paylaşım Görseli Oluşturma
Yazını yazdın bitirdin. Substack’in güzelliği hemen sana sosyal medyada kullanabileceğin görseller oluşturuyor.
Sadece yazı sonrası da değil. Yazı içerisinden herhangi bir metni seçtikten sonra da böyle görseller oluşturabilirsin. Dikey ve kare formatında, görsel ile ya da görselsiz.
📝 Substack Not Akışı: Anlık Paylaşımlar
Bu kısmın Substack’in en can alıcı özelliklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Substack kullanıcılarının dahili Twitter/X alanı diyebiliriz.
Medium şimdiye kadar neden bunun benzeri bir akış eklemedi anlamadım. Medium’da genel olarak sadece makalelerin bulunduğu bir akış var.
Bu Substack not akışı içerisinde yazılarını da, yazılarından alıntılar da paylaşabilirsin. Diğer yazarların paylaşımlarını da buraya göndermen mümkün.
Ya da sadece bir not da gönderebilirsin. Herhangi bir karakter sınırlaması yok. Görsel, video, ve link eklemek de mümkün.
Substack yazarlarının içerik keşif alanı burası.
Tek başlık altında toplanabilecek her yazıyı, karakter sınırlaması olmadan not olarak da paylaşabiliyorsun. Bu da Substack’te içerik çeşitliliğini derinleştiriyor.
🛠️ Substack’te İçerik Özelleştirme Araçları
Senin yayınının anasayfası ve her kategorisi için ayrı ayrı temalar oluşturabilirsin. Renk dağılımı ve yazı tipi seçimi de senin elinde. Biraz daha fazla yazı tipi seçeneği olsaydı daha iyi olurdu ama yine de yeterli.
Ayrıca yayın ayarları içine girdiğinde tonlarca farklı ayar bulabilirsin. İçeriğini istediğin şekilde özelleştirebilme imkanın oldukça yüksek.
🎙️ Yazının Ötesinde: Ses ve Video Yayınlama
Şu anda 3 çeşit yazı gönderebilme seçeneği var. Düz metin, video ve ses. Üstelik yüklediğin ses ve video içerikleri Substack sunucularında kaydediliyor. Bunları başka içerik sağlayıcılara yükleyip gömülü olarak da yapabilirsin tabi.
Podcast içeriğini ve transkriptini paylaşan birçok yazar/konuşmacı var.
Ayrıca oluşturduğun videoları Substack sunucularına yükleyip paylaşma şansın da var. Ücretli içerik olarak bu paylaşım da oldukça popüler. Birkaç dakikasını ücretsiz, sonrasını ücretli aboneliğe dahil etme şansın var.
Bu paylaşımların hepsini ücretsiz aboneler için de yapabilirsin.
🧡 Okuyucu İlişkisi ve Topluluk Oluşturma
💌 E-Posta Listesinin Sahibi Olmak
Medium’da takipçilerinin listesini görebiliyorsun ama herhangi bir bilgisini, listesini indiremiyorsun.
Substack’te ise e-posta aboneliği odaklı olduğu için takipçilerinin e-postalarıyla birlikte tam listesini kaydetmen mümkün.
💬 Yorumlar ve Okuyucu Etkileşimi
Substack’te yazılar ve notlar için klasik olarak beğeniler mevcut. Her iki tip için yorum da mümkün.
Yazarlar arası mesajlaşma: Substack içerisindeki diğer yazarlara doğrudan mesaj gönderebilirsin. E-posta değil, doğrudan mesaj. Bir sohbet penceresi içinde mesajlaşabiliyorsun.
Sohbet odaları: Takipçi sayını çoğalttın ve daha yakın iletişim kurmak istiyorsun diyelim. Ücretli ya da ücretsiz olarak bir sohbet odası açabilirsin.
🚀 Büyüme ve Sürdürülebilirlik
🎟️ Katmanlı Abonelik Modelleri
Ücretli ya da ücretsiz içerik üretebilme şansın var ya da hibrit. Ücretli olarak yayınladığın içeriğin de ne kadarını göstermek istiyorsan o kadarını gösterebilirsin. Yazı ya da video fark etmez.
Ücretsiz, aylık ve yıllık abonelik olarak üç çeşit üyelik sunma şansın var. Aylık en düşük 5$ olarak belirleyebiliyorsun. Şu anda %10’luk gelirini Substack alıyor, bu belki değişir. %90 gelir senin.
🌍 Keşfet Bölümü ve Organik Büyüme
Substack'in kendi içinde sunduğu keşfet ve öneri sisteminin temelini “Notlar” bölümü oluşturuyor. İlgi alanlarını çok geniş bir menüden seçebiliyorsun. Ne yazık ki içerik dili seçimi yok.
Görünürlüğünü arttırmayı (klasik olarak) diğer yazarlarla etkileşimde bulunarak sağlayabilirsin.
Ayrıca yayınların birbirlerini tavsiye edebilmesi de ilginç güzelliklerden biri.
📊 Substack İstatistikleri: Performansını Gör
Medium’a oranla Substack istatistikleri çok daha detaylı. Birçok kırılım burada görülebiliyor. Her yazının, notun istatistiğini görebiliyorsun.
Dahili istatistikler dışında Google Analytics entegrasyonu da mümkün. Kodunu ilgili bölüme yapıştırman yeterli.
🧑💻 Substack İçerik Planım Nasıl Olacak?
🎯 Ana yayın: Stratejya.com
Kişisel blogum dışında üretkenlik temalı bir blog açmaya 2020 yılında karar vermiştim. “Analysis Paralysis” durumuna yakalandım sanırım o sıra. Aşırı plan yapmaktan ve zamanın bir türlü uygun olamayışından başlayamamıştım. Neyse.
Stratejya.com alanadını bu amaçla aldım. En başında Wordpress temelli bir blog düşünmüştüm, rafa kalktı. Sonrasında Medium şimdi de Substack entegrasyonu ile yayına devam ediyor.
🧩 Stratejya İçerik Kapsamında Neler Olacak?
Üretkenlik, kişisel bilgi yönetimi ve yapay zeka odaklanmak istediğim üç ana başlık. Her biri ayrı ayrı çok derin alanlar aslında. Stratejya’yı bu üçlünün kesişiminde konumlandırmak istiyorum.
⚡ Üretkenlik
Hayat kurtarıcı uygulamalar (MacOS, Android ve Web), pratik kullanım yöntemleri, zaman kazandırabilecek bakış açıları ve uygulanabilir iş akışları ve çeşitli kitap özetlerine yer vermeyi düşünüyorum. Bu kategorideki yazıların amacı “Sana nasıl zaman kazandırabilirim?” olacak.
🧠 Kişisel bilgi yönetimi
Obsidian odaklı kişisel bilgi yönetim sistemi oluşturma nasıl olabilir? Bu soruya ayrıntılı şekilde örneklerle yanıt vermek istiyorum. Her gün kullandığım bu uygulamayı neredeyse hiç anlatmadığımı fark ettim.
Obsidian çok zor vazgeçebileceğim, ücretsiz ve (bana göre) bu alanda zirvedeki uygulama. Ayrıca herkesin bir kişisel bilgi yönetim sistemine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
🤖 Yapay zeka
Şu günlerde nereye baksak yapay zeka ile ilgili haberler görüyoruz. Bu alanda ağırlıklı olarak kullandığım ChatGPT (Perplexity, Claude, Gemini, Grok, Deepseek vb.) modellerindeki majör gelişmeleri ve kullanışlı promptları paylaşacağım.
📨 Newsletter
Zaten bu ilgi alanlarındaki gelişmeleri takip ediyorum. Buna bağlı olarak Newsletter tarzında haftalık bülten denemeleri yaptım. Belli bir format yakaladım aslında ama buna ara vereceğim. Burada yakaladığım yenilikleri Substack’te yeni yazı ya da not olarak paylaşacağım. İlerleyen zamanda diğer yazıların temposunu bozmayacak şekilde yeniden başlayabilirim.
🎧 Podcast
NotebookLM (ya da başka bir araç) ile oluşturulan Türkçe Podcast’leri yazılara ekleyebilirim. Uzun yazıları okumanın yanında sadece ilgili yazının kaynak olduğu bir sesli konuşma da içerik sunumu için bir seçenek olabilir.
Podcast ses dosyasını Substack’a yüklediğimde kendisi transkriptini otomatik oluşturabiliyor. Bu da yalnız Podcast yazıları için mümkün ama güzel bir özellik.
🎥 Video
Ekran kaydı ve sesli anlatım ile birkaç ay sonra yazıları destekleyebilirim. Bazı uygulamaları ve süreçleri doğrudan video ile sunmak daha faydalı olabilir.
✒️ Kapanış Notu
Kişisel blog nostaljisi, Medium’un sancıları ve Substack’in taze vaatleri… Hepsi de farklı özgürlük tanımları çiziyor. Sence hangisi daha gerçek yaratıcılık alanı sunuyor?
Benim için bu alanı sunan Substack altyapısı ile Stratejya’da üç ana odakta içerik üreteceğim: üretkenlik, kişisel bilgi yönetimi ve yapay zeka. Bu alanların her biri, hem bireysel dönüşümün hem de teknolojik gelişmelerin kesişiminde duruyor. Bu içerik planı sabit değil; zamanla şekil değiştirecek, genişleyecek ve daralacak.
Asıl hedefim, hem güncel hem zamansız olanı yakalayabilmek.
Hasan bey yazınız için teşekkürler karşılaştırmayı çok detaylı ve anlaşılır şekilde yazmışsınız.
Bu yazınızı gördüğüme sevindim çünkü medium ile ilgili son zamanlarda olumsuz düşünmeye başlamıştım ve neredeyse hiç olumsuz yorum görmediğim için bu durum bir bana mı garip geliyor demiştim :)
Medium için yazdıklarınıza ek olarak bana garip gelen şeyler şunlar; elbette iyi içerik üretenler var orada ancak benim çoğunlukla gördüğüm daha doğrusu öne çıkanlar kısa kısa yazılan hap bilgi diyebileceğimiz şeyler. Yani “şunu yapmak için 10 neden, bunu yapmanın 5 kuralı” filan gibi 😄 ya da cidden içerik olarak aşırı yüzeysel şeyler.
Ben ingilizce yazmayı tercih ettim orada ve ingilizce içerikleri okuyorum. Ancak burada yazmaya da başladıktan sonra bir kıyaslamaya girdim ve kalite olarak hem ingilizce hem de Türkçe olarak buranın farklı olduğunu gördüm. Anladığım kadarıyla insanlar para kazanmak için kaliteye o kadar da önemsemiyorlar ve ona göre yazıyorlar. Ve dediğiniz gibi verilen ücretler hel çok dengesiz hem de çok komik rakamlar.
Dolayısıyla zaman ve emeğimi boşa harcamamak için ben de ayrılmaya karar verdim.
Teşekkürler tekrar:)